1. | backward | geri kalmış, geriye doğru |
2. | badly in need of | bir şeye/birine çok muhtaç olmak |
3. | barely | (1) hemen hemen hiç, neredeyse hiç (2) güçlükle (= hardly, scarcely) |
4. | bargain | (1) pazarlık, anlaşma (2) pazarlık etmek (3) kelepir, ucuz eşya |
5. | barren | kurak, verimsiz (= infertile, arid) |
6. | basic | temel (= essential, fundamental) |
7. | bazaar | pazar, alışveriş yeri |
8. | behave | davranmak |
9. | believe | inanmak |
10. | belongings | birinin kişisel eşyaları (= possessions) |
11. | beloved | sevgili, hazret |
12. | bitingly satirical | aşırı alaycı, insafsızca eleştirme |
13. | bizarre | tuhaf, acayip (= strange, weird) |
14. | blanket | battaniye |
15. | blaze | (1) ateş, alev, yangın (2) parlamak |
16. | bolt | fırlayıp kaçmak, tabanları yağlamak |
17. | branch | dal, branş |
18. | break off | (nişan, nikah vb) bozmak, ayrılmak |
19. | breed | (1) (hayvan için) doğurmak, yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek |
20. | bribery | rüşvet *** offer bribes Ek olarak: rüşvet teklif etmek |